İkinci Beyin (Beyin-Bağırsak İlişkisi)

Nörotransmitterler sinir sistemimiz tarafından kullanılan kimyasallardır. Serotoninin %95’i, dopaminin %50’si bağırsakta üretilmektedir. Serotonin ‘mutluluk hormonu’ olarak bilinir, bağırsak florası yeterince serotonin üretemezse kişi depresif olur. Dopamin ’motivasyon hormonu’ olarak bilinir. Sabah zinde kalkıp sabah rutinlerimizi yapıp güne devam etmemizi sağlar. Bağırsak yeterince dopamin üretemezse kişinin hiçbirşeye yapmaya motivasyonu kalmaz. Bağırsak florasının ürettiği diğer önemli nörotransmitter de ‘GABA’ dır. Bağırsağı bu maddeden yeterince üretmeyen kişiler anksiyete, panik atak, uyku bozukluğu, bağımlılıklara yatkın olabilirler.

Bağırsak bakterileri davranış, ruh halinizi, düşüncelerinizi bile belirleyebilir. Bağırsaktaki mikroplar belirli yiyeceğe bağımlı ve size yemek için karşı konulamayan bir arzu vererek yemenizi sağlayabilir. Bu durum özellikle obezite, diyabet, otoimmunite ve psikiyatrik hastalığı olan kişilerde yaygın olarak görülür ve tipik bağımlılık ‘ şeker, çikolata, ekmek, makarna vb.’ karbonhidratlardır.

Aralarında Candida türlerinin de olduğu mayalar glukoz ve diğer şeker ürünleriyle beslenir. Sağlıklı floraya sahip kişiler glikoliz ile glukoz laktik asit, su ve enerjiye dönüşür. Mayaların aşırı çoğaldığı kişilerde ise glukozun alkollü fermentasyon adı verilen bir işlemle sindirilmesine neden olur ve glukoz etanol (alkol) ve yan ürünü olan asetaldehide çevrilir. Yani kişide alkol tüketmeden sarhoş olma durumu belirir. Vücutta sürekli alkol ve yan ürünlerinin bulunması ise pankreas hasarı, bağışıklık hasarı, karaciğer hasarı, toksinlerin yeterince temizlenememesi gibi durumlara sebebiyet verebilir. Asetaldehit vücutta proteinlerin yapısını değiştirebilmekte ve yapısı değişen proteinler görevini yerine getirememektedir. Asetaldehidin değiştirdiği proteinlerin otoimmun reaksiyonda sorumlu olduğu düşünülüyor. Proteinlere bağlanan asetaldehit , nörotransmitter üretiminde ve vücutta pek çok süreçte rol oynayan B6 vitamininin işlevsel eksikliğine yol açabiliyor.

Bağırsaktaki dost bakterilerin azalması sonucu süt ve buğday proteinleri gerektiği gibi sindirilemez ve glutenomorfin ve kazomorfin adı verilen kimyasal yapıları opiatlara benzeyen maddelere dönüşür.Pek çok araştırmada depresyon, otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, disleksi, dispraksi hastalarının idrarında bunlara rastlandığı görülmüştür. Bu opiatlar kan-beyin bariyerini geçip beynin bazı bölgelerinin işlevlerini engellediği düşünülmektedir.

Ruh ve beden sağlığı bir bütündür. Bilimsel verilerin ışığında şunu söyleyebiliriz ki ruhsal , zihinsel ve fiziksel olarak sağlıklı kalabilmeniz ve kendinizin en iyi halini gerçekleştirebilmeniz için bağırsağınızdaki dost bakteri oranını yüksek tutarak bağırsak sağlığınızı iyileştirmeniz gerekir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir